11 Ağustos 2014 Pazartesi

DİKKAT AŞK ÇIKABİLİR

Birbirlerinden nefret eden iki insandı onlar… Ama evlendiler! Uslanmaz bir asosyal olan İlkim'in hayatındaki tek amaç başarılı bir bilim kadını olmaktır. Onun modayla, makyajla işi yoktur ve gözlüğünün ardındaki dünyada ders notlarıyla mutludur. 




Evlenmek için hayallerinin profesörünü beklerken, karşısına tehlikeli, kaba, bilimden anlamayan, öfkeli bir işadamı çıkar. Martin Turner… Bu Amerikalı adamla asla evlenmemesi gerektiğini bilse de, muhteşem kariyerinin anahtarının onun ellerinde olması işleri rayından çıkaracaktır. Genç kız, ilk andan beri koşarak kaçmak istediği bu yakışıklı ve karanlık adama, hayatının tüm ideallerini çiğneyerek tutkuyla çekilirken, ilk kez gerçek bir kadın gibi hissetmeye başlar.

Ve genç adam, gizli çıkarları uğruna evlendiği bu kızı Amerika'ya götürdüğü gün ondan kurtulma planları yaparken, sessiz karısı hayatının merkezine yerleşir. Aşk, nefreti gölgesi gibi takip ederken, bu nefretten bir aşk doğabilir mi? Peki ya sırlar açığa çıktığında gerçek aşk yalanlara direnebilir mi?





Asosyal kızımız İlkim ve yakışıklı Pabucumun ajanında az çok bildiğimiz Martin. Tam bir romantik komedi tadında romanımız. Martini Pabucumun Ajanından çıkarıp bu romanın baş karakteri yapmasıda ayrı hoş olmuş. Bir daha yeni karakter çıkarmak ile uğraşmamış. Ayrıca Tuna Üstüner ve Deniz Acar'ında ismi geçmesi ayrı bir hoşluk olmuş. Yabancı kalmıyorsunuz romana. Devamı gibi yani birazcık :)

Bu kitapta Pabucumun ajanı kadar güzel. Sadece Martin ile Tuna'nın hareketleri, birbirine fazla benziyordu sanki kol sıkmaları vs. gibi yada bana öyle geldi. İlkim'in saf hallerini seveceksiniz. Martin'i size bırakıyorum yorumunu :)
Bir de diğer karakterlerimiz var. Mary, Seath ve küçük yeğenimiz Janet.
Bu karakterlerinde hikayesi keyifli. Anlaşılan yazarımız sert erkek karakterlerini daha çok seviyor. Romanda ki karakterlerimiz böyle :) 

Bence okuyun yaz günün de güzel bir aşk romanı daha ne olsun :)


                                                                                                                   İyi Okumalar...

                                                                                                                   
                                                                                                                    ...ÖZLEM...

6 Ağustos 2014 Çarşamba

KOCAN KADAR KONUŞ



Türkiye'de kadınların DNA'larına kodlanmış olan evlenme saplantısı, ne yazık ki bizim ailede daha yoğun. Millete ailesinden genetik miras olarak mavi göz kalır, bize bu evlenme saplantısı kalmış. 'Sinek kadar eri olanın dağ kadar feri olurmuş' atasözü, anneannem Peyker'in lafıdır. Yani o sözü söyleyen ata, bizzat benim anneannem.

Sözün özü, kocan varsa varsın, yoksa da geçmiş olsun. Hele ki bir de 30'una gelip de bekâr kaldıysan bu dünyada yatacak yerin yok!"

Evli misin?
Ya nişanlı?
Sevgilin var mı?
O da mı yok!
Yaş kaç?
Hmm. Anlaşıldı.

Sen en iyisi bu kitabı bir oku. Yalnız değilsin Türk kızı! Senden çok var -ay bunu da yanlış anlayıp trip atarsın sen şimdi. Yok, öyle demek istemedik. Ailen, çevren, eşin-dostun-arkadaşınkankan, hepsi evlilik lafı ediyor değil mi? Ama zor iş.

Koca bulmak ÇOK zor iş arkadaş…


Şebnem Burcuoğlu....


KOCAN KADAR KONUŞ :)




Merhaba sayfamın olmayan sevgili takipçileri. Umuyorum gün geçtikçe olacak :) Neyse konumuza dönelim sonunda merak ettiğim kitabı aldım. Ve beğeniceğimi tahmin ederek okumaya başladım.
Yanılmamışım gerçekten okuması keyifli. Kendinizden çok şey bulacağınız,
-evet bende böyle yapmıştım,
-haha aynen böyle düşünmüştüm,
-aynı ben gibi düşünceler ile sizi yakalıyor kitap.

Kimi yerlerini kahkaha atarak okudum. Özelllikle metro da okurken güldüğüm için insanların dikkatini çekmişimdir eminim. Özellikle başımda dikilen kız çok merak etmiş olacak ki kitabıma bakıp duruyordu.

Kitabın konusu Efsun'un bir türlü olayan özel hayatı :)

Efsun'un hikayesi Sinan'ın tekrar hayatına girmsi ile başlıyor. Kızkardeşleri, anneanesi, annesi, teyzesi, kuzenleri, üresin türesi ikilisinin hayatına daha doğrusu ilişkisine müdahele etmesi ile ilerliyor ve saçma sapan bir hal alıyor.
Çok detaya girmeden tavsiye edeceğim bir kitap. Hele bir bölüm var ki ben çok güldüm eminim sizde güleceksiniz :) İpucu vereyim ummadık anda terlik atılıyor 4.5 kattan bir yerden :)


Daha fazla detaya girmeden burada noktalandırırken yazımı okuyun, okuyun, okuyun bu kitabı :)
                             
                                                                                                   İyi Okumalar,

                                                                                                   

                                                                                                      ....ÖZLEM...

5 Ağustos 2014 Salı

BOLEYN KIZI

    Bir kralın aşkı için birbiriyle savaşan iki kızkardeşin hikâyesi... 
Mary Boleyn, on dört yaşında, masum bir kız olarak kraliyet sarayına geldiğinde, VIII. Henry'nin gözlerini kamaştırır. Gördüğü ilgiyle tüm varlığı alt üst olan Mary, hem altın prensine aşık olur, hem de gayrıresmi kraliçe olarak her geçen gün artan rolüne. Ancak öyle bir an gelir ki, kralın kendisine olan ilgisi gittikçe sönmeye başladığında, ihtiraslı planlar yapmakta olan ailesinin piyonuna dönüştüğünü fark eder ve en yakın arkadaşından uzaklaşmaya ve rekabet etmeye zorlanır: Kız kardeşi, Anne Boleyn'den. İşler iyice çığırından çıktığında ailesine ve kralına baş kaldırması gerektiğinin farkına varır ve kaderinin iplerini kendi eline alır. Son derece zengin biçimde işlenmiş, etkileyici bir aşk, seks, ihtiras ve intikam masalı. Boleyn Kızı, Avrupa'nın en heyecanlı ve gösterişli saraylarından birinin tam kalbinde yaşamış, sıradışı eğilimleri ve ihtirasları olan, içindeki sesi dinleyerek varlığını sürdürebilmiş bir kadını tanıştırıyor dünya okuruna. '



Kitabın konusu çok kısa bir özetle yayınladık. Ama bu kitaba özetler yetmez. Kitabım kalınlığı gözünüzü korkutmasın, okuyunca elinizden düşüremiceğiniz için sayfa çokluğu hava da kalıyor.

Mary masumiyetine hayran kalıp, Anne'nin entrikalarını aklınız almayacak. Bir de zavallı erkek kardeşleri var. Anne'nin piyonu olup çıkıyor. Hani bir yerinden biraz anlatıyım diyorum ama hepsi o kadar birbirine bağlı ki farklı bir yerden konuya girersem eksik kalacak gibi geliyor.

 



Kitabın yazarı Philippa Gregory kutlamak lazım. Kalemi inanılmaz iyi, konunun akışı, birbirlerine başlanışı, hiç sıkmaması, şaşırtması, sizi romanın içine çekmesi romanı daha değerli hale getiriyor.
Gerçekten farklı bir kitap okumak istiyorsanız mutkala okuyun.
 Bu kitabı bana tavsiye eden Menekşe ablamada teşekkürler onun tavsiyesine uyarak okumuştum.

Yazarın diğer kitapları devam niteliğinde onlarıda okumanızı tavsiye ederim. Bakirenin Aşığı, Kraliçenin soytarısı, Mahkum prenses, Boleyn Mirası....

Not olarak kitabı okumadan filmi izlemeyin, hatta filmi hiç izlemeyin kitap kadar etkileyici değil.


                                                                                                                   İyi Okumalar,
                                                                                                                    
                                                                                                                    ...ÖZLEM...

ANNE, TUT ELİMİ?







11 yaşında bir kız çocuğunun dünyasına girmeye hazır mısınız? Ama bu kızın dünyası öyle sıradan bir çocuğun dünyası değil. Çok daha derin, çok daha karmaşık, çok daha içinden çıkılmaz bir dünya.
Ceren’in annesi ölmüştür, babasıyla iletişimi güçlü değildir. Ayrıca, o insanların içini ve geçmişini görme yetisine sahip, kimilerine göre deli bir kızdır. Hayat sorularla, zorluklarla, yüzüne kapadığı tüm kapılarla durmaktadır karşısında.
"Anne, Tut Elimi!", Türk edebiyatına yeni bir yazarı müjdeliyor: Uygar Şirin’i. Akıcı bir anlatım, sade bir dil ve içten bir yaklaşım... Şirin, bu farklı kız çocuğunun dünyasını anlatırken aslında içinde yaşadığımız dünyanın nerdeyse tüm çıkmazlarıyla da yüzleştiriyor bizi. Sevgisizliğin, iletişimsizliğin, duyarsızlığın egemen olduğu dünyada hepimizin aradığı bir ışık belki de "Anne, Tut Elimi !”. Hüzünlü ama umutlu bir sevgi hikâyesi...



Uygar Şirin'in yazdığı bu roman yüreklere dokunan bir kitap ve mutlaka okumalısınız.

. 4 bilemediniz 5 sene önce kitapçıları dolaşırken gözüme ilişmişti. İlk önce inceledim içeriği güzel geldi, çok kalın bir kitap da değildi okunabilir dedim ve aldım. Yazarın hakkında da pek bir bilgim yoktu. Ama iyi ki almışım. Küçük bir kız olan Ceren'in hikayesini okurken göz yaşlarınıza hakim olamayacaksınız. 2004 yılında basılmış Doğan kitap evinden çıkan bir eser. Bulabilirseniz eğer mutlaka alın okuyun ve kütüphanenizde bir yeri olsun.


                                                                                                                    İyi okumalar...
                                                                                                                                                                                                                                           ...ÖZLEM...


31 Temmuz 2014 Perşembe

PABUCUMUN AJANI

                                                      Aşk bir dengesizlik işi....



Bu kitabı okuduğunuz da tamda ne demek istediğini anlayacaksınız.
Pabucumun Ajanı isminni sürükli duyduğum ama ilgimi çekmeyen bir kitaptı. Ta ki kitap kardeşim Sibel okumam için bana getirene kadar. Kensini okurken çok eğlendiğini benimde okumam gerektiğini söyledi. Kitabı elime aldım ve okumaya başladım. Ve iyi ki okumuşum dedim.


Bi kere akıcı elinizden bırakamıyorsunuz, komik bir o kadar da romantik, oluşturulmuş olan karakterler güzel tam yerine oturmuş. Okurken hayaller kurmanızı sağlayan, bende böyle bir aşk istiyorum dedirten kitap.
Yazarın 2 kitabıymış Pabucumun ajanı. 1. kitabını okumadım ama yorumlara biraz vasatmış ama 2. ktabı tüm taktirleri, beğenileri topladı.
Romantik komedi filmlerini aratmayan aşkı, tutkuyu kemiklerinize kadar işliyor.
Kitapda ki espiriler çok yerinde ve espiri olsun diye yazılmamış. İnce zeka ürünü hepsi.
Denizi, Hacer Teyzesini, arkadaşı Yasemini, Uranüslü Tuna Üstüneri, Neptünlü Mert'i hatta Laleyi bile çok seveceksiniz.

Ben sonlarda bitirmek üzereyim ama şiddetle okumanızı tavsiye ederim.
Yazım anlatım dilinde ufak tefek hatalar var ama nazar boncuğu olsun :)
  
                                                                                                              Keyifli okumalar.

                                                                                                                  ...ÖZLEM...